İyi insan olabilmek tek meselemiz olmalı.
Afrika’da da olsam, Türkiye’de de, iyi insanlara bayılıyorum.
Ve onlara özeniyor onlar gibi olmak istiyorum.
Başta cömert olmalı iyi insan.
Cimri olmamalı.
Selamda cömert, sevgide cömert, duada cömert.
Tabiki parada pulda cömert.
Eli sıkı, verince azalacağını düşünen varsa bilsin ki iyi insan değildir o.
Kötü de değil belki ama kesinlikle iyi değil; huylarını gözden geçirsin.
Cömert insanların kalbi gerçekten temizdir.
Cimriler korkmayın!
Yedirip içirmekle kimse fakirleşmez.
Acıtsa da elinizi cebinize götürün ve çevrenize, uzak ya da yakın ulaşabildiğiniz her varlığa cömertliğinizi gösterin.
Sessizce ve hiç bir onuru incitmeden.
Muhatabınız bir insan değil bir kedi, bir köpek bile olsa yaptığınızı bir lütufmuş gibi yapmayın.
Vermek lütuf değildir.
Verebilme duygusunu bize veren Allah’ın bize yaptığı bir lütuftur.
Türk örfünün ayrılmaz bir parçası olmuş artık; yemekten sonra hesap ödeme kavgası…
Bu ne kadar güzel bir kavga!
İnanın imkanı olduğu halde yemek sonrası eli cebine gitmeyenleri ya da evinde ikram ederken ısrarcı olmayanları, misafirine bizzat hizmet etmeyenleri farkettiğimde soğuyorum onlardan.
Yine kavga etmeliyiz hesap ödemek için.
Yine hep ben(!) kazanmalıyım sonunda ama o kavgayı etmeliyiz arkadaş.
Hediye almak, hediyeleşmek de cömertliğin bir başka cephesi.
Alın.
Eliniz korkak olmasın, alın.
Sevdiklerinize imkanınız nisbetinde bir şeyler alın. Hediye edin.
Bu da bir görgü ve iyi kalplilik işidir.
Ne kadar kalacaz ki şu Dünya’da?
Herkese cömert, ailesine cimri hödük kocalar var bir de. Aman, sakın onlardan olmayın.
Eşinize, çocuklarınıza karşı da cömert olun.
Sürprizler yapın.
Sevindirin.
Bolca yedirin içirin.
Dualarını alın.
Takdirlerini kazanın.
Akrabalarınızı kollayın.
Bugün varız yarın yokuz.
Ânı fırsat bilmeli, vermeliyiz.
Fakat arkadaşım “kıymet bilmiyor ki insanoğlu!” dediğinizi duyar gibiyim.
Hay Allah sizden razı olsun.
Dilimden aldınız.
Çok doğru.
Teşekkür etmek, kıymet bilmek, kadirşinas olmak; bunlar da iyi kalpli olmanın en belirgin özellikleri.
Teşekkürü dilinin ucuyla yapanları da hiç sevmiyorum. Verilen hediyeye kıymet vermeyenlere de kalbim soğuk.
Yapılan iyiliği görmezden gelenler, gösterilen fedakarlıkları takdir etmeyenler; işte onlar kötü insanlar.
Hele sizin onlara bir şeyler vermenizi bekleyip duran muhteris arızalılar yok mu!
Uzak duruyorum onlardan.
Sanıyorum bu arızalar taa çocukluk yaşlarından geliyor.
Bu itibarla evlatlarımıza ummayı, istemeyi, kısa yoldan köşe dönmeyi değil; vermeyi, emeği çekilmeden, bedeli ödenmeden talep etmemeği ve ince ruhlu cömertlerden olmayı öğretmeliyiz.
Neyse uzatmayayım.
Müslüman da olsa, gayrı müslim de olsa cömertlik, kadirşinaslık, vefa, halden anlamak, kıskanç olmamak, tevazu, tatlı dillilik, kaba saba olmamak, özü ve sözü bir olmak, vaadine sadık kalmak, üç kuruş imkan bulunca başı dönmemek, yaratılmış her şeye şefkat ve merhamet göstermek, anneye babaya düşkün olmak, evladını kollayıp gözetmek, vatanı için titremek, kalp kırıcı olmamak, hakka girmekten korkmak, muhtaç olanları düşünmekten uykusu kaçmak, ölümü ve ahireti hatırdan çıkarmamak gibi adamlık vasıfları “insan olmanın” çok önemli göstergelerinden…
Böyle olanlar!
Bendeniz sizler gibi başarılı olamasam da hayranınızım.
Sizi örnek alıyorum, baş tacı yapıyorum.
Saygıyla ve muhabbetle her daim ellerinizden öpüyorum.
Yaşasın iyi insanlar!
Kardeşiniz Ahmet Kemal Öncü/İstanbul/Mauritius/Afrika