ahmet kemalöncü

O Gün Yüzümüz Olsun Diye

Elbette ki müslümanların kusurları çok.

Özellikle son iki yüz yıldır tembelleştiler, kabul ediyorum.

Büyük bir kesimi kısa yoldan yollarını bulmaya meraklı hâle geldi; çalışmadan, yeterince bedel ödemeden…

Öyle müslüman toplumlar var ki yalan söylemeyi adet edindiler. Küçük hesapların, geçici menfaatlerin adamları oldular, biliyorum.

Bırakın kadınların eğitimini, kendi eğitimlerine bile ehemmiyet vermiyorlar artık. Bunun da farkındayım.

Ama bütün noksanlıklarına rağmen müslümanlar hâlâ bazı güzel hasletlerini korumaktadırlar. Ve umarım bu hasletlerini bir gün tamamen kaybetmezler.

Bir kere Müslümanlar yeryüzünün en merhametli kesimidir. Onlara saldırılmadığı müddetçe kimseye birşey yapmazlar. Ne tarihte ne de şimdi hiç bir müslüman topluluğu durup dururken başka bir topluluğa hücum ederken göremezsiniz. Harpte bile yağmalamazlar. Katliam yapmazlar. Yakıp yıkmazlar. Kadınlara, çocuklara, yaşlılara ilişmezler.

Yaşatmak için ölmeyi tercih ederler.

Namuslarına düşkündürler. Sadece kendi namuslarına değil “müslim, gayrı müslim” fark etmez, herkesin namusunu kutsal bilirler.

Anaya ataya hürmetkârdırlar.

Başkalarının annesine ve babasına “anne ve baba” diye hitap eden birisini Batı’lı kültürlerde göremezsiniz.

Cömerttirler.

Düşmanı bile olsanız sizin aç kalmanıza gönülleri elvermez. Arap olsun, Hintli olsun, Türk olsun, “Batı” cömertlikte müslümanların eline su dökemez. Hatta bu konuda müslümanlarla müslüman olmayanları kıyaslamak bile hakkaniyete tecavüz olur.

Gelelim Batı’ya.

Özellikle son iki yüz yıldır çalışkan olmayı öğrendiler, kabul ediyorum.

Teknolojik gelişmelere ev sahipliği yaptılar ve bu manada gerçekten yeryüzünün ve yaşamlarımızın şeklini değiştirmeyi başardılar.

İcatlar, keşifler hayatımıza farklılıklar getirdi.

Haklarını vermek lazım.

Ancak,

Onların da büyük bir kesimi kısa yoldan köşe dönme merakındadır fakat bireysel olarak yeterli kapasiteye sahip olmadıkları için buna pek yeltenmezler. Çalışarak, organize olarak başka kültürleri kandırarak hedeflerine ulaşırlar. Takdire şayan bir ekip çalışması yetenekleri vardır.

Eğitime önem verirler ama sadece kendi ait oldukları toplumların eğitimli olmasını isterler. Diğer toplumların eğitilmemesi için gerekli ne kadar hile ve desise varsa üretirler, gerçekleştirirler. Böylesi bir kendilerini sevmişlikleri, kendilerini beğenmişlikleri vardır.

Dürüst değildirler.

Dürüst olmamada Batı ile kimse yarışamaz. Sinsîlik üzerine inşa ettikleri bir dürüstlük anlayışları vardır. Bu yüzden aslında hiç bir ferdi, kendilerinden olsa bile bir başkasına itimat etmez. Ve neticede itimatsızlık üzerine yükselmiş dürüstlükler “medeniyeti” görürüsünüz.

Düşünün kutsal kitap addettikleri İncilleri- Tevratları bile binlerce yalan ve yanlışlıklarla doludur. İnandık dedikleri tanrılarına dahi dürüst değildirler.

Batı’da kimsenin kısa yoldan köşe dönmesine müsade edilmez. Önce bedeller ödenir sonra hedeflere ulaşılır.

Parasını ödemediğiniz yemeği masanızda göremezsiniz.

Merhametsizdirler.

Asla ama asla vicdanları yoktur. Acımak sadece bir gösterişten ibarettir. Fırsatını bulduklarında özellikle “İslam” kimliğinde olan herkese saldırabilirler. Bundan haz duyarlar. Yakın tarihimizde Bosnaya para karşılığında müslüman avlama safarilerine gelen zengin-entellektüel, yazar, şair, bilim adamı ve filozof Avrupalılar bunun en büyük isbatıdır. Amerika’da, Afrika’da, Uzakdoğu’da ve şimdilerde Ortadoğu’da yükselen mazlum feryatlardan bahsetmeye lüzum bile yok.

Yaşamak için savaşırlar. Katliam yapmak için saldırırlar.

Yok etmek için öldürürler.

Namussuzdurlar.

Ekseriyeti namuslarına düşkün değildir. Dolayısıyla başkasının namusuna hiç düşkün değildirler. Fırsat bulduklarında tecavüzden sakınmazlar.

Yeryüzü öldürülen kadınlardan çok batılılarca tecavüze uğrayan kadınların ağıtlarıyla doludur.

Cimridirler.

Nasıl cimri olduklarını tarife hacet var mı! Anne oğluna cimridir, oğul annesine cimri…

Özetin en özetiyle durum bu.

Peki bizim ve onların kötü yanları tamamen düzelir de birgün dünya huzura kavuşur mu dersiniz?

Sanmıyorum.

O zaman bendeniz Afrikada, sizler dünyanın bir başka köşesinde ne diye çırpınıp duruyoruz ki bir fazla güzel insana ulaşmak için?

Söyliyeyim.

Bizimkisi söndürülmesi imkansız bir yangından ne kurtarabilirsek gayreti.

Bizimkisi durdurulması imkansız bir selden ne yakalayabilirsek mücadelesi.

Ve tabiki öncelikle kendi nefislerimizi Allah’a varıncaya dek temiz tutma mücâhedesi.

Tıpkı kadim atalarımızın yaptığı gibi.

Yüce Divan kurulup Huzur’a çıktığımızda bir nebzecik konuşmaya yüzümüz olsun diye…

Çünkü bir gün mutlaka hesap var, hesap günü var!

Hürmetlerimle.

YER: Kosova-Dedem Sultan 1.Murad Han’ın Meşhedi ve Makamı.

Hakkında Ahmet Kemal Öncü

Kısaca kim miyim? Yaratılmış herkes gibi bir KERVANCI; kendi yükünü taşıyan!

1 yorum

  1. Sa TESEKKURLER. YAZILARINIZI SEVE REK OKUYORUM. BASARILAR DILERIM. SAYGI HURMETLER

Yorum bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir