kudüs

Kudüs İçin Birkaç Çözüm Önerisi

Kudüs meselesinde ben de kendimi hassas olanlar sınıfında görüyorum.

Kudüs’e aşığım yani.

Ancak

“Yaşasın Filistin!
Kahrolsun İsrail!
Yıkılsın Amerika!”

Diyeceğimi düşünüyorsanız yanıldınız. Orası Kâdiri Mutlak olan Cenabı Hakk’ın bileceği bir mesele. “Neresi, ne zaman, nasıl, niçin, kiminle” kahrolacaksa sadece ve sadece “Sâhib’i” bilir.

Fakat bununla beraber gönül elvermiyor ki Kudüs için bir şeyler yapmak istemesin insan.

Bu sadette bir kaç ciddi çözüm önerim olacak; uygulandığında Kudüs’ün düşman elinden bizim elimeze geçeceğine samimiyetle inandığım antibiyotikten etkili çözüm önerileri…

İslam Alemi’nin durumu malum. Herşeyi bilen ve her derde devası olan bir Ümmetiz biz hali hazırda. Hatalardan ârî, Rabbimizin tam da istediği kıvamda bir Ümmet.(!)
Onun için kocaman kocaman tavsiyelerde bulunmayı kendime yakıştıramıyorum. Hayâ ediyorum. Küçük ama etkili bir kaç öneriyle iktifa edeceğim.

Önerilerim:

İşe okullardan başlamalıyız.

Öğretmen yetiştiren “öğretmen okullarından”. Yani eğitim fakültelerinden… Bu okullarda “tembel, hedefsiz, sığ, hayal kurmayı bilmeyen ve tabiki milli ve manevi değerlerle donanmamış” hiç bir Allah’ın kulunu eğitim kurumlarımızın kapısından sokmamalıyız. Çünkü evlatlarımız bizim değil “onun-bunun” elinde maskaraya dönüyor, Kudüs’ü kurtaramayız bu halde.

Okul deyince akla hemen ” hocam ne eti ne de kemiği senin, çocuğuma dokunursan yolarım saçını/kırarım burnunu” diyen pek duyarlı anneler ve babalar geliyor.

Bununla beraber baylar, bayanlar! Evlatlarınızı sadece öğretmenlerinizin eline bırakıp sorumluklardan kurtulduğunuzu sanıyorsanız aldanırsınız. Siz de “adam” olup kendinizi eğiteceksiniz. “Milli ve manevi” değerlerle donanmamış hiç bir çift “çift” olmamalı. Sonra doğan çocuklar sadece öğretmenlerin değil “hafizanallah” memleketin başına parelel parelel bela oluyor haberiniz olsun. Böyle giderse “bağımlı uyuşuklarımız ve ateist bilişiklerimizle” elele verip koşacağız Kudüs’ün imdadına.

Politikacılar.

Muhatabım sadece iktidar değil yerlerde sürünen sefil muhalefet de tabiki. Bakın sizlerin çok şey düşünmenize gerek yok, sadece “vatanınızı ve namusunuzu” düşünseniz yeterli. Aksi takdirde ciddi söylüyorum Amerika’dan sonra Zimbabve de Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıyacak. Bu kış günü dökülecez yollara. Gelsin protestolar, gitsin manifestolar.

Gençler.

Ah o gençler! Hiç okumayıp herşeyi bilen gençler.

Okumalısınız. Faydalı olan her kitabı imbik imbik okumalısınız. Hayatı okumalı, insanı okumalı, kainatı okumalısınız.
Size de tavsiyem üç tane:

1-) Allah’ın Rasülü Hz Muhammed’i iyi tanıyın. Başka kahramanlara ihtiyacınız olmayacak.

2-) Ezan okununca sadece eve gitmeyin mescidlere de gidin. Bunun için otuz iki farzı bilip iman edip amel etmelisiniz. Yoksa nikahınızı kıymazlar biliyorsunuz dimi?

3-) Elon Musk’ı nasıl geçerimin hesaplarını yapın ve bu işi kafaya takın gerekirse balataları sıyırıp tırlatın. Umudumuz sizsiniz.

Kadınlarımız.

Çalışan çalışmayan, eğitimli eğitimsiz, genç ya da yaşlı her birinize sesleniyorum. Kadına nezaket, zerafet ve nezafet yakışır. Ama size öğretildiği üzre “vahşi batılıların” tarzıyla değil Hazreti Hatice, Hazreti Aişe ve Hazreti Fatımaların usulünce. Yoksa “mini etekli olmayı” modernite, “alımlı çalımlı kapalılığı da” müslümanlık zannedersiniz. Varıp zafer işareti yapacağınız bir Kudüs’ünüz olmaz. Söyleyeyim.

Hocalarımız.

İslam’ı öğretme ve en önde temsil etme makamındaki bu zümre için ironik ifadeler kullanmak istemem. Söyleyebileceğim sadece şu kadar:

Hocalık bir meslek değil bir davadır, bir iltiması Rabbanidir. Bu itibarla nolur cemiyetin en sevilen kesimi sizler olun. En hayran olunan, en örnek alınan, en sevecen, en karizmatik, en akıllı, en entelektüel, en asil, en mütevazi, en vakûr insanlar sizler olun. Size bakınca içimiz açılsın, göğsümüz kabarsın. Dostlar sevinsin düşmanlar titresin. Aksini düşünmek bile istemiyorum; Kudüs değil topyekün ümmet elden gider ümmet! Gayrı bekleyelim kıyameti…

Zenginlerimiz.

Mekke ve Medine iman ve imkan işidir ancak Kudüs hem iman, hem fikir, hem şuur hem de namus işidir. Kimsenin rahatını kaçırmak değil niyetim. Müsadenizle
iki kelimecik de “cepçe zengin, elce fakir olanlarımız” için arzedeyim.

Ailecek Avrupa’da kış, Immerika’da bahar, Uzakdoğu’da yaz tatillerinizin arasına Kudüsü de ekleyin. Orada da Roma’daki gibi acayip yapılar, Paris,teki gibi sokaklar, Dom’daki gibi kliseler var. “Saz çalan Davut” heykelini bile bulursunuz. Hele Eriha’da Ölü deniz kenarındaki şopları bir görseniz cildi gençleştiren 100 ml’si 400 avroya limon kokulu kremlere bayılırsınız. Pişman olmayacağınız yerler.

Sonra memlekete dönmeden evvel bi nefes ilk kıblemize uğrar iki rekat şükür namazı da kıldınız mı bu iş tamamdır. Mescidi Aksa cömerttir çünkü gelene git demez, herkese kucak açar. Kıldığınız namazınızın da 1000 le çarpıldığını unutmayın ha!

Ve biz.

Toplumca hepimiz yalandan kaçarak kavlen temiz olmadıkça, haram lokmalardan, alkol ve sigara gibi beliyyelerden uzak durarak bedenen temiz olmadıkça, gıybet, dedikodu ve haset gibi düşük müptezellerin hasletlerine dûçar olmayarak kalben temiz olmadıkça, bin yıllık Türk-İslam kültür sentezinden ve kainatın ömrü kadar “tevhid” inancından başka yollar aramayarak fikren temiz olmadıkça hiç bir yere varamayız, İslamlık ve insanlık namına bir adım yol alamaz, bir zerrecik muvaffakiyete imza atamayız.

Söyleyeceklerim kısaca bu kadar.

Biliyorum bu söylediklerimi de bilmeyen yoktu ama söyledim işte.

Yine biliyorum bir çoğumuz meşgul. Lanetlenecek bir İsrail ve sosyal medyadan sahip çıkılacak bir Kudüs’ümüz var.

Bir de biz “mükemmelleri” idare eden şu politikacılar yok mu! Onların yüzünden oluyor bütün her şey zaten ve Beşiktaş’ın kaçırdığı, Galatasaray’ın yediği goller yüzünden…

Kahrolsun siyaset, kahrolsun kova kaleciler, kahrolsun İsrail !

Onlar gitsin de kim gelirse gelsin, düzelir herşey.(!)

Saygılarımla.
A.Kemal Öncü/ Afrika-Mauritius

Not: Secdesine durmayıp cennetini umduğun Kâbe, yollarına düşmeyip şefaatini beklediğin Medine, orucunu tutmayıp bayramını kutladığın Ramazan, bedelini ödemeyip sefasını sürdüğün vatan, davasını gütmeyip edebiyatını yaptığın Kudüs hesap soracak mahşerde senden.

Hakkında Ahmet Kemal Öncü

Kısaca kim miyim? Yaratılmış herkes gibi bir KERVANCI; kendi yükünü taşıyan!

1 yorum

  1. Sa. TESEKKURLER. ANLATILAMAYAN GERCEKLERI YAZMISSINZ. ALLAH ccRAZI OLSUN

Yorum bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir